Simülasyon Teorisi - Gerçeklik Algımızı Yeniden Tanımlıyoruz! Sanal Bir Simülasyonda mı Yaşıyoruz.

21 Ağustos 2023
Simülasyon Teorisi - Gerçeklik Algımızı Yeniden Tanımlıyoruz! Sanal Bir Simülasyonda mı Yaşıyoruz.

Son yıllarda hem bilim hem felsefenin iddia ettiği sıra dışı bir teori var, Simülasyon Teorisi. Buna göre hepimizin sanal bir simülasyonda yaşıyoruz! Özellikle kuantum fizik alanında ki gelişmeler ve son yapılan deneyler ise bu iddiayı destekler nitelikte. Peki gerçekten var oluşumuz tamamen sanal bir koddan mı ibaret? Gelin gerçekleri birlikte bulalım. 

Simülasyon teorisi ne demek?

Simülasyon teorisi, evrenimizin gerçek olmadığını, aslında bir bilgisayar simülasyonu olduğunu savunan bir felsefi ve bilimsel teoridir. Bu teoriye göre, bizler ve dünya üzerindeki her şey, ileri teknolojili bir uygarlık tarafından yaratılan bir sanal gerçekliktir. 

Simülasyon teorisi, kısaca açıklamak gerekirse; yaşadığımız evrenin bize göre çok üst bir teknolojiyle oluşturulmuş bir alan olduğunu, bizim de bu alan dahilindeki her şey gibi birtakım ögelerden ibaret olduğumuzu öne sürer. Simülasyon teorisinin, dünyadaki yaşamı yapay olarak uzayda yaşayan daha üst bir medeniyetin oluşturduğu iddiasıyla karıştırılması zaman zaman düşülen bir yanılgıdır.

Zira bu iddia; aynı boyutta, aynı uzayda yaşadığımız bizden daha farklı ve gelişmiş bir canlı formunun, tıpkı bizim petri kabında bakteri üretmemiz gibi bizi ürettiğini öne sürerken, simülasyon teorisi bundan çok daha öte bir şeyi, bir boyut farkını ileri sürmektedir. Yani simülasyon teorisine göre yaşadığımız alan, gerçek alanın alt boyutlarından birisi, bir yansıma alanı olabilir.

 

 

Merhaba, Gerçeği Bul'a Hoş Geldiniz Antik tarih, din, bilim, felsefe gibi konuların yanında metafizik ve paranormal olaylarıda ele aldığım kanalımda, size mümkün olduğunca en gerçek bilgiyi en tarafsız şekilde sunmaya çalışıyorum. Genellikle haftada 1 video yüklediğim merak ve gizem dolu kanalımdaki videolarımı kaçırmamak için abone olmayı unutmayın! 

https://www.youtube.com/@gercegibul 

Ciddi ciddi izlediğim bir kaç yerli ve yabancı kaynaklı videolar sonucunda evrenin bir simülasyondan ibaret olduğunu düşünmeye başladım. Hayatımızda aslında 2 boyutlu evrenin 3 boyutlu hologramını deneyimliyoruz. Evren bir bilgi ve bu bilginin de bir işlenme kapasitesi var aynı zamanda evren fiziksel bir yazılım ve fiziksel pixellere sahip. 2 boyutlu evrenin 3 boyutlu hologramı için her fiziksel pixelin tekrar işlenmesi gerekir bu yüzden de evren bir işletimciye sahiptir. Bu işlemcinin işlemleri sıraya koymasına da zaman denilebilir. İşlemciyi oluşturan 6 temel unsur (sayı) vardır; Birincisi boyut sayısıdır ve evreni oluşturan boyutlar evrenin varlığını direkt etkiler.

İkincisisi epsilon (ε) sayısı (bağıl yalıtkanlık sabiti), elektromanyetik çekim ve elektronların boşluktaki hareketlerini davranışları bu sayıyla elde edilir. Sayının değişmesi durumunda elektronlar doğru hareket etmezler ve elektromanyetizma çöker ve elektromanyetizmanın çöktüğü bir evren varlığını sürdüremez. Üçüncüsü lambda (λ) (kozmolojik) sabitidir ve evren bu sayıya göre genişler bu katsayıdaki ufak bir değişiklik evrenin çok hızlı genişlemesine ve bizim atomlarımızın moleküllermizin birbirinden uzaklaşmasına ve bu da kütle çekiminin farklılaşmasına neden olur. Dördüncüsü plank sabiti (ħ) olup evrenin pixelidir, ışığın en yüksek enerji halindeyken dalga boyunun arasındaki boşluktur bu yüzden evrende erişilebilecek en küçük uzunluk olup arasına hiçbir şey giremez ve orada evren yoktur. Plank uzunluğu farklı bir katsayıda olsaydı evrenimiz daha yoğun veya daha sıyrık halde olabilirdi Beşincisi Pürüzsüzlük katsayısı (Q) olup evrenin tam karmaşıklığının katsayısıdır. Sayının değişmesi durumunda evrenimiz daha karışık veya daha düzenli bir durumda olabilirdi. Altıncısı ise Işık hızıdır (c) ve ışığın boşlukta ulaşabileceği en yüksek hızdır.

Bu sayının üzerinde herhangi bir fiziksel bilgi taşınamaz yani işlemcimiz bundan daha hızlı bir işlem yapamaz. Günlük yaşantımızda aslında bir çok simülasyon çalıştırıyoruz örneğin bir arkadaşımıza "İstanbul'un fethi"ni anlatırken arkadaşımızın kafasında İstanbul'un fethi simülasyonu canlanmaya başlar, belki olayın yaşadığı dönemdeki kadar doğru veya ayrıntılı olmayacaktır bunun problemi ise evrenin pürüzsüzlük katsayısının doğru alınamamasının sonucudur.

Anılarımız da bu şekilde çalışırlar ve anılarımızı da aslında o anıyı hatırladığımız anla hatırlarız, örneğin çocukluğumuzdaki bir anıyı en son düşündüğümüz zamanki halini hatırlarız, bu yüzden aslında anılarımız sürekli bozulurlar. Eğer bu anılarımızda evrenin temelini oluşturan 6 katsayıları düzgün alabilseydik gerçek bir fiziksel simülasyon oluşturabilirdik. Bütün bunlara sonuç olarak aslında varolmuş veya bitmiş bir vakanın düzgün veya hatalı (eğer bu katsayılar doğru alınmamışsa) bir simülasyonuyuz. 

 

Haber Yorumları